Ülkemizde meydana gelen iş kazaları, özellikle inşaatlarda ölümle sonuçlanan iş kazaları ne yazık ki artarak devam etmektedir.
Çok basit önlemlerle birçoğu önlenebilecek olan işçi ölümlerine kaza demek mümkün değildir. İşverenlerin İş sağlığı ve İşçi Güvenliği kurallarını hiçe sayarak çalıştırılan, yüksek kar hırsı ile ucuz emek olarak görülen işçilerin ölümü tam bir cinayettir.
İstatistikler göstermektedir ki ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliğine gereken önem verilmemekte; yasa, yönetmelik ve uygulamalarda yetersiz kalınmaktadır. Gerek işveren kesimi gerekse kamu idaresi konumundaki devlet, konuya gereken özeni göstermemektedir. Özellikle iş sağlığı ve işçi güvenliği ile ilgili denetimleri yapmakla yükümlü olan Çalışma Bakanlığı personel eksikliği gerekçesi ile bu konuda etkin bir denetim sistemi oluşturamamıştır.
Neo-liberal politikaların dayattığı sendikasız, güvencesiz, kuralsız ve uzun çalışma süreleri iş cinayetlerinin asıl ve temel nedenleridir. Sömürünün ve iş cinayetlerinin önlenmesi ancak özel sektör çalışanlarının sendikal örgütlülüğünün önündeki engellerin kaldırılması ile mümkün olabilir.
Kamu Reformunun yoğun olarak tartışıldığı bu günlerde insan hayatını doğrudan ilgilendiren iş sağlığı ve işçi güvenliği konusunda Çalışma Bakanlığının gerek personel gerekse teknik donanım ve altyapı açısından yeterli düzeye çıkarılması büyük önem arz etmektedir.